AN EXAMPLE OF AMULET IN THE CONTEXT OF INTANGIBLE CULTURAL HERITAGE: PALIURUS

Abstract

Geleneksel tıp, başlangıçta ilk insanın çeşitli hastalıklara doğadan yararlanarak şifa araması neticesinde ortaya çıkmıştır. Yüzlerce yıl, tecrübe ve gözlem sayesinde edinilen bilgiler, kültür aracılığıyla nesilden nesile aktarılmıştır. İnsanların kendi özel çabalarıyla bitki ve hayvanlardan elde edilen ürünleri veya madenleri kullanarak ya da büyü, dua gibi uygulamalardan yararlanarak hastalıkları tedavi etme yöntemi, halk hekimliği olarak kabul edilmektedir. Şifa arayışında, günümüzde modern tıbbın ulaştığı gelişmelerin yanında, eski alışkanlıklar da sürdürülerek hastalıkların sağaltımında deneyime, gözleme ve birikime dayanan ebeden/dededen görme, atadan görme usullerin hâlâ tercih edildiği dikkat çekmektedir. Kültürel değişim sürecinde, 2003 yılında UNESCO’nun 32. genel konferansında kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi küreselleşme ile birlikte hızla kaybolan yerel kültürel değerlerin korunmasını hedeflemektedir. Somut olmayan kültürel mirasın tanımlanması sırasında oluşturulan beş alandan biri olan “doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar” başlığı geleneksel halk tıbbı ile ilgili uygulamaları kapsamaktadır. Bu kapsamda geleneksel şifa uygulamalarının tespiti ve korunması sözleşmenin hedeflerindendir. Bu bağlamda nazara karşı bir sağaltım unsuru olarak kullanılan çaltı ve çaltıdan yapılmış nazarlıklar bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada Mersin yöresinde kaynak kişilerle yapılan görüşmeler neticesinde elde edilen verilerden yola çıkılarak “çaltı” etrafında şekillenen hem sözlü kültür ürünleri hem de nazarlıklar tespit edilmiştir. Sahadan derlenen nazarlıklar Türk kültür ve sosyal hayatı içinde yüzyıllardır yaşatılan, yeniden üretilen ve aktarılan toplumsal belleğin arkaik kodları olarak değerlendirilmiştir.

Keywords
Somut olmayan kültürel miras, geleneksel tıp, halk inancı, nazar, nazarlık, çaltı.
Kaynakça