BEDDUALARDA ÖLÜM, KABİR VE KIYAMET KORKULARI
(DEATH, BURIAL AND JUDGEMENT FEATURES IN THE CURSES )

Yazar : Ahmet DAĞLI    
Türü :
Baskı Yılı : 2020
Sayı : 9/3
Sayfa : 1067-1088
392    1442


Abstract
Beddualar, insanın adaletsizliğe uğradığını fark ettiği anlarda çaresizlikle kurduğu sözlü tepki cümleleridir. Bu cümleler birkaç kelimeden oluşan kısa, etkileyici ve kalıplaşmış yapıya sahiptir. Mağduriyetin fark edildiği ilk anda söylenir, bu yüzden içlerinde ciddi bir duygusal yoğunluk, edebî güç ve sanatsal derinlik söz konusudur. Ait oldukları kültürün dinî, sosyal ve edebî birikimlerini de içine alarak şekillenmiş anonim edebî türlerdir. Beddualarla ilgili çalışmalar onun tarihî süreci, konuları, diğer türler içerisinde kullanımları, şekil ve muhteva özellikleri gibi alanlarda yoğunlaşmıştır. Oysa beddua, tehlikeli içeriği ve sahibine geri dönebileceği şeklinde mevcut inanç gereği, söylenmesi toplumca uygun görülmeyen cümlelerdir. Duygusal olarak otokontrolün bir nevi yitirildiği zamanlarda üretilen bu cümleleri normal koşullarda duymak mümkün değildir. Bu açıdan ele alındığında beddualar insanın kendi bilinçaltına yerleşmiş büyük korkuları ve dinî algıları hakkında bilgiler verebilir. Ayrıca beddualar toplumsal hafızanın anonim ürünleri olduğundan, bu cümleler aracılığıyla milletin ortak şuurundaki korkularına, dinî inançlarına, edebî tasavvur ve üsluplarına ve hayal dünyasının boyutlarına ulaşılabilir. Çalışmada Türk folklorunda ölüm, kabir ve ahiretle ilgili söylenen beddualar, içerisinde geçen tasavvurlar yönüyle nitel yöntem kullanılarak incelenmiştir. Buradan hareketle bunları dile getiren insanların düşünce dünyaları üzerine çıkarımlar yapılmıştır. Çalışma neticesinde ulaşılan sonuçlara göre, beddualarda dile getirilen dilekler, onu söyleyenin kendi teolojik korkularını da ortaya çıkarmaktadır. Çünkü mağdur kendi başına gelebilecek şeyler arasından en kötü olanını dile getirmekte, korktuğu şeylerin, muhatabın başına gelmesini istemektedir. Böylece onu yeterince cezalandırdığını hayal ederek teskin olmaktadır. Çalışma bedduaların İslami ve kültürel referanslarını belirleme yöntemiyle hazırlanmıştır. Neticede Türklerin bilinçaltında ölüm öncesi, ölüm sırası, ölüm sonrası, kabir ve ahiret aşamalarının her biriyle ilgili çok trajik sahneler oluşturduğu tespit edilmiştir.

Keywords
Beddua, kargış, ölüm, kabir, ahiret, kültür.

Özet
The curse are verbal reactive sentences that he desperately establish when he realizes that he is injustice. These sentences consisting of a few words have a short, expressive and stereotyped structure. They are said at the first moment that the grievance is noticed, so they contain serious emotional intensity, literary power and artistic depth. These are anonymous and literary genres, which include the religious, social and literary accumulations of the culture to which they belong. Studies on curse have been concentrated in areas such as its historical process, subjects, their use among other species, shape and content features. However, due to the current belief that curse is dangerous content and that it can return to its owner, it is sentences that are not considered appropriate by the society. It is not possible to hear these sentences, which are produced when emotional autocontrol is lost, under normal conditions. Considered from this point of view, the curse can give information about the great fears and Islamic perceptions of the human. Also, because the curse are anonymous products of social memory, these sentences can reach fears, religious beliefs, literary conception and styles, and the dimensions of the imaginary world in the common consciousness of the nation. This topic is discussed in the article. The curse was first introduced in terms of the features of the literature, and then the curse of death, grave and hereafter in Turkish folklore was examined in terms of its envisions. From this point of view, implications have been made on the world of thought of people who have voiced them. According to the results obtained as a result of the study, wishes expressed in the curse also reveal his own theological fears. Because the victim expresses the worst of the things that can happen on her own in her curse, and wants the things she fears to happen to the addressee. Thus, he becomes soothed, dreaming that he has punished him enough. The study was prepared by the method of determining Islamic and cultural references of curse. As a result, it was determined that Turks subconsciously created very tragic scenes related to each of the pre-death, death sequence, post-death, graves and hereafter stages.

Anahtar Kelimeler
Curse, kargış, death, grave, hereafter, culture.